Çok eski
zamanlardan beri konuşulan tartışılan bir konu, güzel nedir? Kimdir? Mükemmel (kusursuz)
diye bir şey var mı? Oysa ki bugün tüm bunların kişilere göre göreceli olduğunu
biliyoruz. Fakat bize empoze edilmeye
çalışılan dönemsel güzel ve mükemmellik anlayışlarıyla hasta olma sürecinde
olduğumuzu düşünmemek elde değil.
Nedir bu toplumda
herkesi mükemmelleştirme çabaları? İyi okullarda okumalısın, iyi bir işe sahip
olmalısın, iyi bir arabaya, güzel bir
yerde eve, güzel eşyalara, giysilere sahip
olmalısın. İdeal bir bedenin, yüzün, saçın,
kulağın, gözün olmalı… Bu da göreceli değil mi zaten… Bizim istediğimiz bizim için güzel olan
başkasının güzeli ile isteği ile aynı mı?
Neden başkaları bizim gibi olmak zorunda veya neden biz başkalarının beğenilerine
göre yaşamak zorundayız? Hayır değiliz. Örneğin yıllardır bu zayıflama sevdamızdan
toplumca hasta olduk. Eski bir televizyon çalışanı olarak şimdi tv’yi izliyorum
da hemen herkes filtre kullanmaya başlamış. Tv izliyorsun herkes zayıf, herkes
incecik. Oysa ki bu da sanal… Bir de
kendine bakıyorsun, nooluyor bana yaa duba gibi oldum. Hemen diyete
başlamalıyım. Abuk sabuk diyetler, zayıflamalar, sonra tekrar alıp tekrar
vermeler. Sonra tekrar geri almalar. Mutsuzluk… Sonra derin mutsuzluk… Niye
mutlu olamıyorum, eksik olan ne var? Ardından gelen bunalım… En kötüsü de bu
bunalımı da kabul etmeme… Sonuç idealize
yaşam nedeniyle kaybolmuş benlik bilinci…
Herkes aynı
olmak zorunda!! Herkes iyi bir işe sahip
olmak zorunda, evlenebilmek için evini, arabasını,her şeyini tamamlamış olmak
zorunda, zayıf olmak zorunda, güzel olmak zorunda vs.vs.. Hooop nereye
bakıyorsunuz açın gözlerinizi… Dekf’teki eski bir yunan tapınağının girişinde “Ey
İnsanoğlu kendini tanı” yazılıdır. Kendimizi, duygularımızı, düşüncelerimizi,
bedenimiz tanımak, sevmek ve kabul etmek durumundayız. Ama bunu tamamıyla özgürce kimsenin etkisi altında kalmadan yapmalıyız. Herman Melville Moby Dick
kitabında kuzeyde olup bitenleri anlayabilmek için, kuzey yıldızlarının
görünmediği güneydeki uzak bölgelere çekilmek gerekir der. İşte bu noktada ben
de dedim ki kendime Aytül güney yıldızlarını izleme vakti geldi… Kızlarımızı
anneannesiyle bırakıp kısa bir süreliğine İzmir Gümüldür yolunu tuttuk. Hayallerimizdeki gibi çok güzel bir çadır
alanı bulduk kendimize… Karavanla
gelenler çoğunlukta… Çok nezih bir yer… 4 gün kaldık burada… Bol bol kitap okuma fırsatı bulmak keyif verici. Akşamüstü sahilde bir
yandan güneş batarken bir yandan ay doğuyor ve bu muhteşem manzara karşısında
şükretmek geliyor insanın içinden… Şükürler olsun. Bugün eşimle bu manzaranın
tadını çıkarabiliyorum. Demek ki bunu yapabilecek güce ve sağlığa sahibim.
Belki canımızdan çok sevdiğimiz kızlarımız çok da mükemmel olmayan bir sağlığa
sahipler. Ama bakın hiçbir şey mutlu olmak için yaşamdan zevk almak için engel
değil. Engel olan tek şey düşüncelerimiz. Düşüncelerimizi değiştirir, ön
yargılarımızdan kurtulabilirsek, daha mutlu bir yaşamın bizi beklediğini
düşünüyorum. Eğer kendimiz bunu sağlayamıyorsak, psikologlar, kişisel
gelişimciler vs vs bir çok yolu var. Destek alabiliriz.
Tatil sonu dedim ki eşime, bu tatil bize çok iyi geldi.
Bence özellikle evlenip, çocuk sahibi olduktan sonra çiftlerin ara sıra yapmaları
gereken bir şey bu… Kendilerine ve birbirlerine özel zaman ayırmak. Sonra devam
ettim, kendimiz, yaşamımız ve sevdiklerimiz için ne istediğimizi bulabilmek ve
anlayabilmek adına ne doğru bir yere gelmişiz. Ne iyi yapmışız.
Tamamıyla yenilenmiş olarak döndük…
Merhaba hayat, merhaba,
merhaba…:)
:) Hoşgeldin diyorum o zaman
YanıtlaSilGüzellik göreceli bir kavram
İçi güzel olsun insanın inan o zaman herşey gerçekten güzel :)
Haklısın Elifciğim, hoş bulduk bu arada:))
SilNe kadar güzel anlatmışsın:)Ben de bugün bunu düşündüm,nedir bu dedim;yeni bir oyuncak çıkıyor çocuğa almalıyım diye düşünüyorsun,yok bilmem ne markanın bodyleri güzel,herkes ondan alıyor,ben de alayım vs..vs..Bütün bu düşünceler,bu yarış insanı yoruyor.Hele en çok çocuklarını birbiriyle gizliden gizliye yarıştıran annlere kızıyorum.Yok benim çocuğum,şunu okuyor,yok bu kursa gidiyor,öff yeter!Mutlu olsun,kendi olsun,azla yetinmesini bilsin diyen çok az!!Tatili çok iyi yapmışsınız.Mutlu olabilme yeteneğine sağlık,herkes senin gibi düşünmeli,ben de:)
YanıtlaSilTubacığım harikasın.:) Bunları düşünüp konuşabiliyorsak ne mutlu bize... Çocuklarımızı yarış atı gibi ordan oraya koşturmak, bizim ideallerimizi onların yerine getirmesini sağlamaya çalışmak çok yanlış. Önce yetenekler keşfedilmeli. Öz, kendine ait olan. Her insanın içinde gizli bir hazinesi olduğuna inanıyorum ben... Bu hazine çoğu zaman saklı kalıp, yitip gidiyor. Biz annelerin görevi işte bu gizli hazineleri çıkartmaya çalışmak ve işlemek olduğunu düşünüyorum. Kalıpları bırakalım artık. Tek düze düşünmeyi... Her şeyden önce iyi bir gözlemci olmalı. İnsan ne kadar çok kendi olursa o kadar çok mutlu olabiliyor.
Sil