30 Nisan 2014 Çarşamba

ÇOCUK BAYRAMI

      Çok keyifli geçirdik 23 Nisan'ımızı... Damla ve Derin Haliç Üniversitesi Gönüllülük Kulübü tarafından gerçekleştirilen 23 Nisan etkinliklerinde çok mutlu oldular. Abiler, ablalar onlarla oynadılar, şarkılar söylettiler, dans ettiler, boyamalar yaptılar. Ben de kimi zaman onlara katıldım. Kimi zaman mutluluklarını dışarıdan izledim. Bu güzel günde bir çok anımız oldu. Tüm çocuklarımızın ve halen çocuk kalanların Çocuk Bayramı kutlu olsun...

Haliç Üniversitesi'ne sonsuz teşekkürler, kucak dolusu sevgiler...














20 Nisan 2014 Pazar

ÖZVERİLİ HAYATLAR; FİZYOTERAPİSTLİK...


      Zorlu geçen bir mart ayı... Bir sabah kalktım ve kolumu omuzumdan başlayarak hareket ettiremedim. İnanılmaz bir ağrı... Uzun süredir omuzum ile ilgili sıkıntım vardı. 3 sene önce ortopedi doktoruna muayene olduğumda kesinlikle ameliyat olmalısın demişti. Fakat bu hastalığın ameliyat sonrası daha sıkıntılıymış. Uzun süre ağır bir şey taşıyamayacağımı söyledi. Kendisine kızlarımın durumunu anlattım ve onları kucağımda taşımak zorunda olduğumu belirttim ve zamana bırakma kararı aldım. Kimi zaman normal gibi kimi zaman oldukça ağrılı 3 yıl geçti. Bu sırada hareket kısıtlılığı arttı. Bir sabah kalktığımda artık daha fazla bekleyemeyeceğimi anladım. Muayene oldum. Hastalığım bir hayli ilerlemişti. Ameliyata kadar uyuşturucu ilaçlarla ancak dayanabildim. Bu hastalığın ağrısını şöyle tanımlayabiliyorum. Doğum sancısı da çektim. Ama böyle bir şey görmedim. Neredeyse onun iki katı ağrısı vardı. Ameliyat tek kurtuluşumdu ve başarılı bir ameliyat oldu.

        Bir gece hastanede yattıktan sonra taburcu oldum. 15 gün kol askısı takmam gerekti. Hayat ne kadar tuhaf sakındığın göze gerçekten çöp batıyor misali, kolumu ne kadar korumaya çalışsam da sokakta insanlarımızın ne kadar dikkatsiz olduğunu gördüm. Daha önce insanların birbirinin eline koluna çarptığını bu denli fark etmemiştim. Öyle dalgınız ki... 15 günün sonrasında fizyoterapim başladı. İlk seansları ameliyat olduğum hastanede denedim. Memnun kalmayınca GATA'da Hilmi Kılaç  ile tanıştım. İyi ki de tanışmışım. Keşke böylesine mesleğine saygılı, inançlı, idealist insanlar çoğalsa... Tedavimi üstlenen Hilmi Bey beni muayene ettikten sonra donuk omuzumdan bahsetti. Böyle ağır bir vakayı ilk kez ben de görmüş. Bunun tedavi şekline scapulayı açmak diyorlar. Yani kürek kemiği. Bunu açmadan omuz hareketini tam olarak sağlamak mümkün değilmiş. Yanında stajyerlerine bilgi verirken ben de öyle çok şey öğrendim ki... Kızlarım üzerindeki empatim de arttı. Artık hangi hareketin ne için yapıldığının daha farkındayım. Tedavim halen sürüyor. Her gün fizyoterapiye gidiyorum. Hem de neşeyle... Oysa ki biliyorum çoğu kez acıdan bağıracağımı... Ama öyle enerjik öyle pozitif bir ortama gidiyorum ki başka hiçbir şeyin önemi yok. Eşime geçenlerde fizyoterapimin biteceğine üzüleceğimi söyledim. Keşke her merkez böyle olsa... Ağrıyla geldiğin mekanda seni karşılayan güler yüzlü, mesleğine inançlı, pozitif insanlar olsa... O zaman eminim rahatsızlıkların tedavisi daha çabuk bitecek. İyi ki varsınız Hilmi Kılaç, sizi tanıma şansına sahip olduğum için çok mutluyum.

        Geçtiğimiz ay bizi çok mutlu eden bir ziyaret oldu. Haliç Üniversitesi Fizyoterapi bölümünden bir grup öğrenciyi evimizde misafir ettik. Pırıl pırıl, bir birinden tatlı bu öğrencilerimiz vaka incelemesi yapmak istemişler. Keyifli bir sohbet, güzel geçen bir günün ardından farkındalıklarının çok arttığını söylediler. Bizler de onları tanımaktan çok mutlu olduk. Duyduk ki sonrasında sunumları da çok beğenilmiş. Sevgili gençler dilerim sizler gibi idealist, bilinçli, pozitif düşünebilen insanlar artsın. Her tarafımızda çoğalsın. Fizyoterapistlik gerçekten çok özveri isteyen ve çok önemli bir meslek.... Haliç Üniversitesi fizyoterapi öğrencilerinden sevgili Taha Uysal ziyaretleri sonrası bana şöyle bir yazı yazdı. Sizlerle paylaşmak istedim.

"
Aytül Hanım sunumumuzu yaptık çok çok güzel oldu herkes çok beğendi. ikizleri herkes ziyaret etmek istedi :) Edindiğimiz tecrübeler konusunda olsun çok verimli oldu. Öyle ki  sizin oradan çıkıp eve giderken yolda gördüğüm çöp toplayan adamı bile öpesim geldi. Sizdeki o enerji bize o kadar harika geçti ki anlatamayacağım bir duygu. Ama şuna inanıyorum ki sizdeki azmin enerjinin yarısı bu insanlarda olsun dünya da güzelliklere kör olan kimse kalmaz. Konuyu fazla dağıtmadan sonsuz teşekkürlerimi iletiyorum."

 
Ayaktakiler soldan sağa :  TAMER YILANCI,  DİLARA YÜKERİ,  ESRA DEMİR,  MERVE ÖZDEMİR,   GÜLŞEN ARIGTEKİN  
 
Oturanlar:   GÖKŞİN ÖZCANAN, İKİZLER ve ANNELERİ :)  M.TAHA UYSAL 
 



                                                İYİ Kİ VARSINIZ, SONSUZ SEVGİLER,