28 Mayıs 2012 Pazartesi

ÇİFT TERAPİSİ


ÇİFT TERAPİSİ


        Bir çoğunuz belki çeşitli nedenlerle psikoloğa gittiniz. Hele ki çift terapisine gittiyseniz, şu tarz yakınmalarla da çok karşılaşmışsınızdır. Eşimle uyuşamıyorum, ortak noktalar yakalayamıyoruz. O beni anlamıyor, monotonlaştık vs vs… Bizim gitme sebebimiz biraz daha farklıydı. Biz birbirimizi seviyor ve anlıyorduk. Ama hiç bilmediğimiz bu hastalık karşısında ne yapacağımıza karar veremiyorduk.  Daha önce eşim de ben de hiç psikoloğa gitmemiştik. Ama doğrusu benim bu konular her zaman ilgimi çekmişti. Psikolog görüşmemiz başladı. Tabii önce bir tanışma aşaması, ardından gelen kritik sorular. Evet sorular… Bunlar çok önemliydi. Bu sorular, kafamızdaki soru işaretlerine gönderme yapıyor ve farkındalığı arttırıyordu. Psikoloğumuz ilk görüşmede çok çarpıcı bir cümle ile tüm sorunu gözümüzün önüne sermişti aslında… Dedi ki “Hayatta herkes trafik kazasında bir yakınını kaybedebilir. Ama bu durum herkesi aynı ölçüde etkilemez. Bunun nedenini kişilik yapımız, geçmiş yaşam tecrübeleri, olaylara bakış açımız oluşturur. Eğer bunları çözebilirsek, geçmişe doğru sorular sorarsak, şimdiye daha sağlıklı ışık tutabileceğiz”


        Haklıydı. Soru sormak önemliydi. Sokrates’in de dediği gibi tek bir soru tüm cevaplardan daha güçlü olabilirdi. Evet belki de hayatımızın hiçbir döneminde kendimize soramadığımız, sormayı düşünmediğimiz, cesaret bile edemediğimiz soruların bir profesyonel yardımıyla dışa vurumunu sağlıyorduk. Tabii bu benim şahsi kanaatim. Farklı düşünenler de olabilir. Fakat bu süreç o kadar verimli geçti ki… Biz bir çift olarak daha bilinçli hareket etmeye başladık ve kaygı seviyemizi bir hayli azalttık.


         Bir gün bu seanslar sırasında çok kritik sorulardan biri geldi. Aşk nedir Aytül Hnm? Evet neydi aşk? Tanımını yapabiliyor musunuz? Herkese göre o kadar farklı ki tanımı… Belki de güzel olan yanı bu… Aşkı bir takım kalıplara sokmaya çalışsak da o direniyor, kalıplara girmemeye…  Neden sevdiniz onu? Neden başka biri değil de o? Allahım ahiret soruları gibi… Kolay gözüken ama cevabı zor olan sorular.  Eeee şey sevdik işte birbirimizi ne bileyim bir nedeni yok? Nedeni mi olması lazımdı? Severken nedenini düşünmemiştim. Ama zorlayayım bakayım kendimi neden? Evet neden? Hiç sormamıştım kendime bunu bu denli açık… Evet eşimi seçtim. Çünkü onda bir kalıp yok. Kural yok. Özgürüm… Ne olmak istiyorsam o’yum. Sevdiğim için seviyorum. Mutlu ediyor beni… Ben de onun mutluluğu için elimden geleni yapıyorum. Harika dedi psikoloğumuz burada sorun yok demek ki temel sağlam. Bu sırada söze karışıp dedim ki biz bunun için burada değiliz. Amacımız şu, çocuklar üzerinde ortak karar alabilmek ve diğer yandan kızlarımızın psikolojilerinin ileriki dönemlerde bozulmamasını sağlamak için neler yapabileceğimiz … Tamam dedi psikoloğumuz sabırsızlığınızı anlıyorum. Ama bir binayı yapabilmek için öncelikle temellerinin sağlamlığını kontrol etmek gerekiyor. Yoksa temeli sağlam olmayan bir bina ilk darbede yıkılır. Hayat ve ilişkiler de böyledir. 


         Hak verdim, kendisine ve akışa bıraktım kendimi… 8-10 seanstan sonra çift terapimiz sonlandı. Sonuç mu ? Artık daha iyiyiz. Birlikte ortak kararlara varabiliyoruz. Neden mi gerekliydi bu? Çocuk sahibi olanlar bilirler. Çocuk yetiştirirken her kafadan farklı bir ses çıkabilir. Yapılanlar kimine doğru gelir, kimine yanlış… Oysa ki bu kaosun onlara yani çocuklara yansımaması gerekir ki, güven sarsılmasın. Hele ki bizim durumumuzda olan aileler için durum daha da zor. Hiç bilmediğin ve beklemediğin bir hastalık… Dünyada henüz çözümü yok. Her kafadan bir ses çıkıyor. Herkes bir şeyler söylüyor. Yok bilmem biri var kas hastalarını tedavi ediyor. Yok şu yağı sürün. Yok şunu yedirin.  Şimdi burada anlatamayacağım yüzlercesi… Ne mi oluyor o zaman… Eğer engelli çocuğa sahip ebeveynler güçlü bir yapı sahip değilse, ne yapacağını bilmiyorsa, destek almıyorsa… Tam bir kaos… Çatışmalar, kaygılar, üzüntü, çaresizlik… Ama biz yine şanslıydık.  Bizim aynı zamanda aile danışmanımız olan fizyoterapist ablamız vardı. Onun daha yolun başında bize söylediklerini hatırladım.  “Her kafadan bir ses çıkacak… Şu anda kesin tedavisi yok çünkü… Hatta bundan rant sağlamak isteyenler de olacak… Umut tacirleri çok fazla çünkü…  Ama siz doğruyu biliyorsunuz. Ne yapacağınızı biliyorsunuz. Sizin bir yolunuz var. O yolda ısrarla birlikte yürüyeceksiniz. Sizi  yolunuzdan farkında olmadan ayıracak insanlar da çıkacak karşınıza… Kaygılanacaksınız… Ama yine de zamanla bunlara kulak tıkayıp yolunuza devam etmeyi sürdüreceksiniz. “




        Biz de öyle yaptık. Yapıyoruz da… Peki nasıl yaptık? İlk başta aile desteği aldık. Anne-babalarımız hep yanımızda destek tam destek... Biri düştü mü diğeri tutup kaldırıyor elinden… Sonra fizyoterapistimiz… Bizi bilinçlendiren, doğruyu ve yapmamız gerekenleri gösteren ablamız… Diğer yandan psikoterapi desteği… Psikolojik destek şart. Çünkü engelli çocuğa sahip olan aileleri çok zor sınavlar bekliyor. Bunun için güçlü olmak gerekiyor. Eğer siz de benzer bir duruma sahipseniz mutlaka psikolojik bir destek almalısınız.
        Günümüzde devlet, engelliler ve aileleri için birçok destek olanağı sağlamaya başladı. Ama bunun için önce devlete bağlı bir hastaneden kurula girip rapor almak gerekiyor. Bu süreç bizim için 1-2 ay sürdü ve sonunda aldık. Tüm bu zaman için de o kadar farklı hikayelerle karşılaştım ki... Dedim ki kendime senden daha zor durumda olan anneler de var Aytül...  Her ne durumda olursa olsun, kucaklıyor anne evladını... Neler neler gördüm, bir bilseniz. Zamanla anlatmak istiyorum onları da burada... Başımıza bir şey gelmediği sürece hayatımızın bu kısmına hiç bakmıyoruz. En son ne zaman ihtiyacı olan birine yardım ettiniz? Hayatınızda hiç engellilerle ilgili organizasyonlara katıldınız mı? Onların da bir hayatı var. Duyguları, yapmak istedikleri... Tıpkı bizler gibi... Sadece hepimizin desteğine ihtiyaçları var.

                                            

                                                                  

2 yorum:

  1. Bu yazını okurken anlatmak istediklerini okadar yalın ve bir okadar içten anlatmışsınki yanında oturup karşılıklı konuştuğumuzu hissetim,,, zor bir yol ama bu yolda inanılmaz sağlam adımlarla ve başaracağını bilen bir anne var karşımda ... bunu çok ama çok iyi anlıyorum satırlarında.... bence bunları bir kitaba dökmelisin ve ne yapacağını bilemeyen girdaba kapılmış insanlara ışık olmalısınnn takiptesin... kızlarının o güzel ellerinden öpüyorum ...sevgiler,,,

    YanıtlaSil
  2. Bernacığım çok teşekkür ederim. Çok duygulandım, aynı zamanda da çok mutlu oldum. Ben de seni ve güzel kızını öpüyorum. Kucak dolusu sevgiler:)

    YanıtlaSil