4 Ekim 2015 Pazar

OKUL BAŞLADI...



        28.Eylül.2015 Bu tarih artık bizim için yeni bir dönemin başlangıcı oldu. Sevgili kızlarımız okula başladı.




     İlk bir yılı saymazsak 5 yıldır acaba okul dönemi nasıl olacak diye düşünüyorduk. Onlar durumlarıyla nasıl yüzleşecek? Çevrelerindeki insanlar onlara nasıl davranacak? Okula onları kim götürüp getirecek?  Yanlarında kim kalacak, kim yardım edecek? vs vs Onlarca soru... İlk yıllar bu sorular aklıma geldiğinde canım sıkılıyor ve düşünmekten vazgeçiyordupm. Önce şu anı yaşa Aytül dedim kendi kendime... Düşündükçe sana henüz ait olmayan bir gelecek için boşuna endişe ediyor olabilirsin. Bu tarz telkinlerle geçen 5 yıl sonunda işte o gün geldi. Kızlarımız İstek Vakfı Barış İlkokulu'nda okula başladılar.  Okul dönemiyle ilgili kaygılarımızı azaltan bize yardımcı olmaya çalışan değerli okul yöneticileri ve öğretmenlerle birlikte kendimizi daha da iyi hissettik. İlk veli toplantısında İlkokul Müdürümüz Burcu Akyol yeni dönemle ilgili konuşma yaptıktan sonra bu yıl okullarında ilk defa bedensel engelli iki çocuğu okutacaklarını belirtti ve beni durumu anlatmak için çağırdı. Kısaca hastalıktan, onlar için yaptıklarımızdan ve heyecanımızdan bahsettim. Bir velinin ayağa kalkıp, iyi ki çocuğumu bu okula vermişim. Okulunuzu tebrik ediyorum. Böyle bir farklılığa adım atmak müthiş bir şey deyince, eşim de ben de çok duygulandık. Sonra bize dönüp kızlarınızdan biri inşallah benim çocuğumun sınıfındadır sözü bizi derinden etkiledi. Sonra başka başka velilerden de aynı cevapları almak çok mutluluk vericiydi. Bana geçtiğimiz senelerde hep şu soru sorulurdu. Damla ve Derin bedensel engelli okuluna mı gidecek? Hayır dedim. Yürüme engelliler için bir okul yok. Buna gerek de yok zaten. Onların da bir vatandaş olduğunu düşünüp çevreyi uygun hale getirdiğimizde yürüme engellilik diye bir şey de kalmıyor zaten. Bu zamana kadar ülkemizde bunlar pek de düşünülmemiş. Avrupa Birliği'ne uyum yasaları kapsamında düşünülmeye başlanmış ancak...

      Okulumuzun ilk günü dinamik bir öğretmen ve öğrenci grubuyla başladı. Unutmuşum böyle gürültü ve hareketi. Okulun ilk haftasının son günü, ben de ses kısıklığıyla sona erdi. Kızlar çok mutlu, hem de çok. Derin ve Damla ayrı sınıflarda okuyorlar. Derin sınıfına ve arkadaşlarına çok çabuk ısındı. Damla biraz daha temkinli gidiyor. Başkalarının ona zarar verebileceği endişesi var. Zamanla geçeceğini düşünüyoruz. İlk defa bu kadar kalabalık bir gruba giriyorlar. Derin, Asya isimli bir kız arkadaşını çok seviyor. Kahvaltıya, yemeğe giderken elele tutuşuyorlar, çok etkilendik bu hareketlerinden... Diğer çocuklara Damla ve Derin çok ilginç geliyor. Bana soruyorlar, onlar yürüyemiyor mu? Engelli mi? Engelli tuvaletine nasıl gidiyorlar? vs vs Açık ve net bir şekilde veriyorum cevaplarımı. İlk 5. günün sonunda biraz daha alışmış gibiler bu duruma... Ama daha zaman var belli ki... Belki de hiç görmediler ki böyle yürüme engelli birilerini çevrelerinde, ilginç geliyor tabi.. Böyle böyle alışılacak farklılıklara... Ama tabii alıştık, farkındayız, o öyle demenin çok ötesinde şeyler de var. Durumu fark edip, çözüm üretmek, birbirimize yardım etmek gibi... Bu kapitalist düzende bence unuttuğumuz bir kelime bu... Birbirimize yardımcı olmak, paylaşmak... Öyle bencilleşmişiz ki bunu görmemek mümkün değil. Dilerim özverili eğitimcilerimiz ve çağdaş okullarımızla o çok değer verdiğimiz günlere ulaşabiliriz.



  





       İstek Vakfı Barış Okulu'ndaki ilk günümüz sürprizlerle dolu geçti. Okula rampalar yapılmıştı. Engelliler için tuvalet yapılmıştı. Bunları görünce çok mutlu olduk. Bu yıl eminiz ki hepimiz için çok farklı ve çok şey öğreneceğimiz bir yıl olacak. Dilerim sizin önderliğinizde başka okullarda, başka çocuklara da eğitim imkanı olabilecek. Bunun ilk adımını attığınız, bu cesareti gösterdiğiniz için iyi ki varsınız, iyi ki sizinleyiz. Bizi kucakladığınız için teşekkürler,