4 Eylül 2013 Çarşamba

SESSİZLİĞİN ARDINDAN...

Uzun bir aradan sonra merhaba,

        Yazamadım... 1 aydır kendimi toplayıp da yazamadım. Kızlarımın hastalık sürecinde en büyük desteklerimden biri olan annemin rahatsızlığı beni derinden etkiledi. Kızlarımın durumunda yaşadığım bir çok evreyi tekrar yaşıyor gibiydim. Ama daha bilinçliydim artık. Kendime dur ne yapıyorsun, çabuk topla kendini diyebildim.

        Annemin 1-2 senedir kansızlığı vardı. Kan ilaçları kullanmasına rağmen pek de düzelmeyen kansızlık... Bu arada annem düzenli doktor kontrolüne de gider. Ama doktorların gözünden kaçmış. Son 6-7 aydır karnında oluşan şiddetli gaz ağrıları daha artmaya başlayınca tanıdık başka bir doktora gittik. Kolonoskopi yapılmasını önerdi. Annemi o gün hastaneye ben götürdüm. Ağrıdan zor yürüyordu. Doktorumuz kolonoskopiden çıkınca yanıma geldi. Durgun bir ifadesi vardı." Aytül annenin bağırsağında tümöre rastladık" dedi. Öylece bakakaldım yüzüne... Aptallaştım sanki... Soğuk kanlı karşıladım. "Yani bu ne demek "dedim. "Kolon kanseri" diye cevap verdi. "Peki ne yapacağız?" soruma ise "kolonu çok tıkamış acil ameliyat olması gerekiyor "dedi. Yine soğuk kanlıydım. Tamam dedim kendi kendime ameliyat olacak ve bitecek. Kanseri daha önce 2 yakınımda tanımıştım. Biri sevgili kız arkadaşımın ablası, yumurtalık kanserinden vefat etti, diğeri dedem... Mide kanserine yakalanıp, 3 ay içinde vefat etmişti. Çok iyi örnekler yoktu önümde. Ama anneme bunları yakıştıramadım. Anneler hasta olmamalı sanki hiç... Çünkü o benim desteğim, sığınağım...

        O gün hastaneden çıktığımızda benim ricamla doktor da hiç bir şey söylemedi anneme... Hiçbirimiz söylemedik. Annemle hastane yolunda yürürken bana dedi ki "sen de benim için işinden izin aldın. Daha yeni bir iş sorun olmasın kızım?" Dönüp yüzüne baktım ve dedim ki "anne, bu bahaneyle işten çıkaracaklarsa çıkarsınlar, boşveeer... İş her zaman bulunur, ama seni bir daha bulamam. Hiçbir şey senden daha değerli değil." Sonra onu arabaya yolcu ettim. Arkasından gidişine bakarken hiç anneme böylesine bakmadığımı fark ettim. "Seni çok seviyorum anne" dedim içimden, "sakın beni bırakma"... 5 gün kadar sonra diğer testlerin sonuçları geldi. Kötü haber! Karaciğere metastaz var. O günü hiç unutmuyorum. Her şey tekrar anlamını yitirdi sanki. Tekrar bir uçurumun kenarında gibiydim. Kendimi tutamıyorum. Ağlamamı kontrol edemiyorum. Şükürler olsun, fizyoterapistimiz Gülsün ablam koşup geldi. İşten erken çıktım, bir yerde buluşup konuştuk. Onun o sakin ve sevecen ses tonu bana öyle iyi geldi ki... Sonra birlikte Beşiktaş-Kadıköy vapuruna bindik. Temiz hava beni biraz daha rahatlattı. Eve gitmek istemiyordum. Kızlarıma verebilecek enerjim yoktu. Annemle telefonda konuşabilecek gücüm de yoktu. Yolda oyalana oyalana eve gittim. Odama kapandım. Kızlarım kapalı kapımın diğer tarafından "anneeee" diye seslenip kapıyı çalıyorlardı. Ama onlarla oynayacak gücüm yoktu. Sonra topladım biraz kendimi hafif ağlamaklı bir sesle "geliyorum" dedim açtım kapıyı... Hemen anlıyorlar... "Anne neden ağlıyorsun" dediler. "Başım çok ağrıyor, hastayım ondan biraz sonra geçecek" dedim. İkna olmuş gibi gözüktüler. O gece her zaman konuştuğum annemle hiç konuşmadım. O gece hiç uyumadım da... Tüm çocukluğum, her şey gözümün önünden geçti. Beynim acaba eksik olan, yaşamadığımız bir şey var mı diye kontrol ediyor gibiydi. Çok şükür dedim, yapmak istediğim bir çok şeyi yaptık. Daha da yapacağız. Ağabeyim ve diğer yakınlarımızla birlikte ameliyat sonrasına kadar anneme ve babama durumu söylememe kararı aldık. Ameliyata moralli girmesini istiyorduk. Ameliyat başarılı geçti. Kolondaki tümör temizlendi. Fakat karaciğere dokunamadılar. Zor bir yerdeymiş. Önce kemoterapi ile küçültüp 2.operasyonu da oraya yapmayı planladıklarını söylediler. Hastanın kemoterapiye vereceği yanıt önemli denildi. Hepimizin hayatını değiştirecek kararı kardeşimle birlikte aldık. Annemleri boş olan karşı daireme taşımaya karar verdik. Avcılar'da oturuyorlardı. Ben Kadıköy'de, ağabeyim Kavacık'ta kemoterapi süreci kolay olmayacaktı. Birimize yakın olmalılardı. Ağabeyime dedim ki "benim yanımda olmalılar. Annem kızlarıma çok düşkün. Onların sevgisi onu hayata bağlıyor. Hem şimdi ona destek olma sırası ben de"... Hem kızlarımın rahatsızlığı hem annemin süreci beni olumsuz etkiler mi diye yakınlarım gibi ben de düşündüm bir ara... Ama sonra silkindim. "Ben karşıma çıkabilecek zorluklarla  baş edebilecek güce sahibim" dedim. Annem yanımda olmalı... Hastaneden çıktıktan sonra annem ağabeyimde kalmaya başladı. Benim de kendimi toplayıp, yeni bir enerji ile tekrar geri dönmek için tatile ihtiyacım vardı ve yazlığın yolunu tuttuk. 2 haftalık iyi bir tatil, dinlenmiş bir kafa ile geri döndüm.

       Şimdi annem yanımda, hastalığını öğrendi. Bana dedi ki "sakın üzülme... Ben bunu aşacağım. Yapabilirim, iyileşebilirim". "Tabiii anneciğim" dedim. "Biz çok şeyleri atlattık. Geçmişi hatırla benim için kızınızın %10 yaşama şansı var, ölecek dediklerinde bir mucizeyi gerçekleştirdik. Diğer yandan kızlarım için 1,5 yaşında ölebilirler dediklerinde çabamızla yine bir mucize yarattık. Bak 4 yaşını geçtiler. Sen de başarabilirsin anne, biz mucizeleri gerçekleştirmek için varız. Hazır mısın" dedim, "Hazırım" dedi...

Haftaya Engelleri Aşmaya Çalışan Anneanne ile birlikte olacağız.

Sevgilerle,

Aytül K.